24 Temmuz 2010 Cumartesi

just a little bit crazy...


*ukala insanlar ukalalık yapsın lütfen, yoksa kimse haddini bilmiyor ortalıkta saçma sapan insanları görüyoruz sonra...

öncelikle kriter olarak, ukalalık yapabilecek bi altyapısının olması

boş boş ukalalık değil de şahane yaptığın işin üzerine ukalalığı bünyesinde barındırmasını destekliyorum,

yapın efendim işini yapıyorsan sağlamsan yap ukalalığını, alçak gönüllü olmaya ne gerek var hersey ortadayken..

*aptal insanlar aptal olduklarını kabul etsin, etsinler ki bizi de onları aptal diye yaftalamakla uğraştırmasınlar..

*bugün annemin sandığını-evet kendisi cidden bir sandık- açtık

içinde annemin çeyizlikleri falan vardı içinde yarım bir örgü parçası vardı

ben de 'Anne çeyizine yarım örgü koymuşlar eheheh' diye dalga geçiyordum ki

annem onu eskiden mini etek giydiğinde oturunca bacaklara örtülme amaçla dikilen birşey olduğunu söyledi,

'birşey' diyorum bunun bi ismi falan yok herhalde.

cevapla baya bir şok oldum neye şok olacağıma şaşırdım hatta bi süre amaçsız şaşırdım

şimdi şu konuyu biraz irdelemek istiyorum;

-öncelikle mini eteğin eskiden yaygın bir şekilde giyilmesi bilgisi biraz şaşırtıcı,

milenyumdayız oo yee diye gezerken mini etek bile giymeye çekin(dirilen)en bi kuşak var

(hatta eteği geçtim askılı badilerin altına uzul kollu t-shirt giyen bi nesil var) , sebebi malum

öküzlerimiz ve gittikçe muhafazarlaşan ülke insancıkları..

'eskiden daha mı rahat bir ortam varmış?' sorusunu akla getirmiyor değil bu durum.

-o şeyin amacı da ilginç değil mi?

amacı: oturunca bacakları kapatmak ehehehe

işsiz güçsüz işi gibi birşey olmuş aslında.

benim aklıma söyle bi manzara geliyor mini etek giymiş hanım kızımız misafirliğe gider sonra

çantasından bu 'şey' i çıkarır bacaklarına örter(:

bana dikkat daha çok bacaklara çekilir gibi geldi..

yurdum insanının yaratıcılığı diyorum daha da yorum yapmıyorum..

*şu vize sorunu acilen, en acil yerinden çözülmeli diyorum, hala aklım fikrim ermiyor

bütün ülkeler sınırları olmadan dolaşabiliyorken nasıl oluyor da biz sadece olduğumuz yerde durabiliyoruz?

evet vizesiz geçişle gidebileceğimiz ülkeler var, adını duymadım çoğunun..

çoğu avrupa birliğidir ülke politikalarıyla imzalanan antlaşmalarının avantajını kullanıyor

ama hangi mantık, 'senin vatandaşına kucağım açıktır' mantığıyla herkesi ülkeye toplar da

'benimkiler bi yere gitmese de olur ' u açıklar?

yani bi Amerikalı, Avrupalı elini kolunu sallayarak benim ülkeme girip çıkarken ben neden

aylarca süren evrak prosedürüne maruz bırakılıyorum?

hatta Avrupa vatandaşıysanız sadece nüfus cüzdanınızla geziyorsunuz Avrupayı , aşağı

mahalleye inmek kadar kolay oluyor yani..bacak kadar veletler dünyayı dolaşırken eğer siz bi

memursanız 15 yıl devlete hizmet ederseniz iyi bir kıdemde o zaman yeşil pasaport(yani bazı

ülkelere 3 aylık vizesiz giriş) hakkını(?) elde edebiliyorsunuz

bir Türk vatandaşı için yurt dışına çıkmak başarılı olduysa çok acayip bir tecrübedir oysaki..yazık...

bu sebeple dışarıya o kadar kapalı bir toplum olduk çıktık,

bu yüzden sadece televizyonda gördüğümüze özentilikten ileri gidemiyor durum ne yazık ki...

*bittim..







Hiç yorum yok: