28 Haziran 2010 Pazartesi

günün anlam ve önemi


*hunharca tezi bitirme çabaları içindeyim,bitircem hı hı evet bitmeli artık..tez,ales,üds enerjimi düşürdü resmen, yok çalışmaktan değil aklımda hep kendileri ama ilerleme kaydedemiyoruz,aklımda olunca hep, yorgun düşüyorum,sadece düşünüyorum öyleyse varım(:

*uyku problemi yaşıyorum,yok uyuyamamaktan değil,bildiğin kış uykusundayım yanlış mevsimde(:yukardaki durumlara rağmen bu kadar rahat bi şekilde uyumam da şaşırtıcı tabi,bi de o kadar uykudan sonra bütün gün pelte kıvamında geziyorum

*geçen hafta bi ask-ı memnu furyası aldı başını gitti yok bihter ölmüş,behlül berduş olmuş,resmen ülkeye mal oldu lan dizi(mal derken?),bana dizide pek bişe olmamış gibi geliyor sanki ,2 sene oynamış ama behlül-bihter fingirdeşmesinden başka bişi varmıydı dizide?(diziyi izlemedim bilen varsa bi el atsın:)


*bu aralar favorim Train'in-Hey Soul Sister şarkısıdır,tüm kulaklara zerk edilsin(:


*geçen aklıma geldi,bunu anlatmalıyım,Belçikadayken kaldığımız binada bi de Slovakyalı bi arkadaşımız kalıyordu,bu kız bi Türk arkadaşımızla beraber aynı bölümde, ödevler hakkında konuşurken kızımız ödeve ne zaman başlayacağını soruyor ve Türk arkadaş da 'Yumurta kapıya dayanınca' diyor, ertesi gün kapıda 2 yumurta ve bir not ; 'Yumurtalar kapına geldi, ödevine başla' (:ehehe çok hoş.. deyimlerimizin idrak edilememesine baya gülmüştüm,ne dil şu Türkçe(:


*yumurta demişken yumurtanın tavuktan sezeryanla falan alınma durumu yok mu yahu?
tavuğun yumurtayı çıkartma biçimi çok yanlış bence(:


*evet,bitti(:

23 Haziran 2010 Çarşamba

ben bunları bilemedim..


ben bunları bilemedim;

*kuaförlerin bazı bazı acıma duygularının olmadığını keşfettim fön cekerken nasıl da çekerler saçınızı oraya buraya, hele o saç kurutma makinesinin ayarı yoktur derinizi yakma derecesine ayarlıdır.işin ilginç tarafı bu kadar işkenceden sonra güzel olarak kuaförden çıkıyor olabilmemiz(:

*çinlilerin fake bir toplum olduğunu düşünmekteyim,japon çakması felan gibi

*bazen paranoyaklığın dibine vurabiliyorum gece korku filmi izlememem lazım hayalgücüm feci yaratıcı oluyor böyle zamanlarda.

*ne kadar kasıntıyız onu farkettim aman şu söyle olsun bu böyle olsun dediğimiz ne kadar şey var neden hayatı kendimize bu kadar zorlaştırıyoruz anlamıyorum biraz gevşesek fena olmazmıydı?

*son yazdığım maddeden yola çıkarak şu dantel olayını ayrıca sorgulamak istedim nedir yani o dantel olayı??
annemi her bahar stres basar,aman bahar temizliği geldi o danteller kalkacak,yıkanacak ,ütülenecek diye..
amaç ne yani o dantelleri oraya yerleştirmedeki?bi de dantellerin oraya seriliş aşamasına kadar geçen süre var onu hiç almadım bile..uğraş terapisi desek onları bitircem bitirmem lazım diye dantelin içine düştüğünü biliyorum,terapinin ötesine geçmiş bi durum bu tabi.
neden işkence edersiniz kendinize a dostlar anlamış değilim?

*limonata oysa ne güzel bi içecekmiş, sıcaklarda ne güzel gidermiş,limonatanın milli içeceğimiz olmasını talep ediyorum.

*rakıyı sevmesem de muhabbetini seviyorum bi de mezelerini tabi.rakı muhabbetinde ülkeyi kurtarmasak olmazdı.teorik olarak kurtardık bilgi elimizde ama hatırlayan yok(:

*maddeleme olayını sevdim sanırsam odaklanma sorunum var diğer türlü bi konuda yazı yazıp çıkaramıyorum böyle iyi oldu ,güzel oldu aklıma ne geldiyse yazdım.





foto

şıpır şıpır yağmur..


bir bulut alsın götürsün beni yağmurda
süzüleyim gökyüzünde
yağmur olup düşeyim arsız sıcaklara..


foto

11 Haziran 2010 Cuma

ben geldim aa dostlar!


dönmüş bulunmaktayım 4 ayı resmen erittim

dönüşüm de gidişim kadar

rezildi diğer insanları eğlendirdim
hatırlarsanız giderken bavul

hazırlamada baya bi zorlanmıstım

gelirken de
bavulumun kilo sınırında

oldugunu düşünerek ve bir çok şey de aldığım için


ekstra olanları elimde tasımak zorundaydım

bu sebeple giderken giydigim mont,ceket
hırka ne

varsa elimdeydi ayrıca kutu kutu çikolatalar oo yee,

tüm eller yine dolu
döndüm ulusal sınırlara

hee bi de bu sıcakta bot giydigimi de hatırlatayım


gerçi ben Belçikayı terkederken yağmur yağıyordu ordan

yırttım ama buraya geldim
millet tiril tiril giymiş ben elimde mont hırka

ve botlarla...


o el bavullarıyla koşa koşa uçağıma yetişmeceler falan baya

komikti ben eğlenmedim tabi o sırada(:


bavul da yine kilo limitinde geldi..

bi de havalanında su bavulları nasıl uçağa yerleştiriyorlar

anlamadım
nasıl bi zevkle atıyorlarsa artık yeni aldığım bavulun ilk

seferde kumaşı yırtıldı ikinci
de de çekme yeri kırılmış

millet bavulunu streçlemekte haklı yani bunlardan sonra(:


o bavulları hırsla atan insanları esefle kınıyorum bu arada,kınadım gitti..

bi de ara ara evden uzaklaşmak gerekiyormuş, gelmeden evde pişecek

yemekler
konusunda sipariş verme yetkiniz oluyor(:

22 sene beraber yaşadık kimse sormadı 4

ay uzaklaştık mahallede bayram havası
esiyor resmen=)

o kadar rezilliğini çektim ,şimdi vakit o güç bela getirdiğim çikola
taları yeme vakti(:




foto: