14 Temmuz 2014 Pazartesi

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Esmer Güneş


Harlı bir nefes üflüyorum

Gökyüzünü yakıp doğan esmer güneşe,

Baygın bulutlar benim

Aceleci rüzgarlar senin.

Birer buruk söz oluyoruz tenlerde,

Kırık cümleler kesiyor zihnimizi,

Kavruk düşlerimiz dağılıyor etrafa.

Hepsini kalemime saplıyorum;


‘Sen’ geçirgen harflerle yazıyorum.

kaçak rüzgar

Ne gidişler çok dramatik ,

Ne gelişler zor

Zor olan mevsim ve yükündeki yaşanmamışlıkların esareti.

Kır zincirlerini kadın…

Saçlarında sonbahar,

Teninde vanilya esintileri

Estir fırtınanı,

Kat tozu dumana

At ruhunu ağırlaştıran hasretleri

Bedenini yakmasın göz yaşları

Işı…

Ruhunu çamura bula ve hafifle,

Bil ki çamur sadece berrak su ve temiz topraktır.

Arındır kendini rüzgarda,

Bırak belleğindeki tüm dramları

Bıraktıkça savrulan değil,

Yel değirmeni olacaksın

Kendi rüzgarını yaratacaksın.

İç rüzgarı,

Biliyorum hüzün, tuzlu bir tat bırakır

Bırak dilindeki asılı cümleleri, damla damla arsız sıcaklara,

Soluklan,
Sanki öncesi yokmuş gibi bu satırın,

Es…




foto: http://alexandrasophie.deviantart.com/art/wind-kisser-185906730

17 Mart 2014 Pazartesi

tabaktaki jülyen duygularımız


yediğimiz gibi yaşıyoruz...

tüm ruh halimizi tabağımızda görmek mümkün.

ruhumuzu tabakta düzgün kesilerle küçük parçalara ayırıyoruz

her lokmaya bir düşünce bağlayıp yutuyoruz

yutuyoruz ki, bizden hiç ayrılmasın o fikirler

bedenimize asılsın dört bir yandan..

nasıl yiyorsak, ne yiyorsak öyle yaşıyoruz
her şeyi hızla tüketen biz;

sıkıntılarımızı kızartıp,

bencilliğimizi soslayıp,

kızgınlığımızı mezelerde söndürüp,

hayallerimize çikolata bandırıp kaloriden paralel evren yapmışız , çok mu tatlım?



kendimi sürekli elektronik aletleri şarj ederken buluyorum


'kırmızı kablo mu keseceğiz, mavi kabloyu mu?' gibi bir klişeyle karşılaşırsam ;

ben mavi kabloyu keserim arkadaş!

o da kırmızı kabloyu keseceğimi düşünen diğer klişelerden dolayı 
bu düzlüğü biraz aşmak isterim, ama pek uzaklaşamam.

pek çok vahim durum karşısında motivasyon ile 
priz değiştirme, kapı kilidi değiştirme gibi kablolu , tornovidalı acayip işlere el attığım ve başarıyla tamamladım.
malum sebepler;

eve hırsız girmesiyle tırsıp kapı kilidini nasıl bir şuur kaybıyla değiştirdiğimi hatırlamıyorum.
odamdaki prizde problem olduğunu tespit etmem ile birlikte babamın elime priz tutuşturup şunu oraya bunu buraya şeklinde açıklamasıyla vuk'u bulan olay.

işte benim aklım o zaman karıştı
mavi kabloyu mu , kırmızıyı mı sarıyı mı bağlıyorduk yoksa kesiyor muyduk , lanet olsun!
Kablolardaki bu renk karmaşıklığım bir süre devam etti ama kendileriyle temasım hiç bitmedi nedense.

Bir bakıyorum laptopun şarjı bitiyor, hemen takıyorum tabii. Sonra tam bir şeyler çizerken tablet alarm veriyor, onu çıkar bunu tak, sonra telefon ötüyor acı acı 'bana elektriksel bir akım ver, çok ihtiyacım var' çığlığıyla.bir onu bir onu derken bakıyorum ben yorulmuşum, kablolara düğümlenmişim.

hangi kabloyu keseceğimi buldum.