25 Kasım 2011 Cuma

my dinner set

ne sen ben, ne ben senim artık.

oysa tektik, birdik
önceden ;bizdik

pötikare masa örtüsü üzerinde bir düştün sen,


o özenle hazırlanmış sofranın değerli misafir porseleni;



içinde güneşi biriktirirdin

ama tenindeki sade ve şık desenlerin mattı.

yanına yerleştirilmiş yumuşak desenli peçeteler vardı,

yüzünü içine gömülmüş gibi gösteren kaşık,


tenime batacakmış gibi duran dikenli çatal,

keskin gibi görünüp kesmeyen bıçak,

ve akşam yemeğinin ciddiyetini almamış piknik kızı ben.


üzgünüm;

ben en büyük keşkemi işte o tabakta bıraktım..







Hiç yorum yok: