16 Temmuz 2011 Cumartesi

yemek masalı -4

bir anda neye uğradığımı şaşırdım.

haldır huldur savrulmaya başlanmıştım tombul parmaklı bir el tarafından.gözümü açtığımda sebzeleri içinde iyice erimiş etli bir yemek gördüm, tabağın yanında da çatalla bıçak özenle yerleştirilmiş, yanında da peçete duruyordu.

ahh yine şu, yemeğin tadına bakmadan tuz atan insanlar!

tatmin edici bir şekilde savurduktan sonra tekrar beni yerime bırakırken, gözlerim onu aradı, dimdik duruyordu, yüzü ifadesizdi. tam da yapması gerekeni yapıyordu bir karabiberlik olarak, fazladan ne bekliyorsam...

yerime geçince, bulantımı bastırmaya çalıştım, yooo hayır mesai saatinde kusmamalıyım. başka şeyler düşündüm. başka derken hep aynı şeyi düşünüyorum aslında. hep o var aklımda kimi kandırıyorum.

onu yemek sırasında çok fazla kullanmıyor olmarı çok iyi.ben ihtiyatlı olmalıyım elbetteki yine savrulacağım, yanında çaylak gibi görünmek istemem. daha iyi görünmeliyim, daha iyi savrulmalıyım.kendimi sıkıp tuzları daha hızlı dışarı atarsam fazla da savrulmuş olmam böylece.

evet evet daha iyi görünmeliyim belki beni izlemekten sıkılıp yan masadaki tuzluğu izleyebilir. lanet olsun o tuzluğa!

o kadar profesyonelce savruluyor ki, yerine geçtiğinde de dimdik duruyor hiçbirşey olmamış gibi.

bunları düşünürken kırmızı ojeli bir kadının karşı masadaki tuzluğu alıp bir yandan arkadaşlarıyla konuşurken bir yandan da tuzluğu nazikçe savurduğunu gördüm.
işi bitmiş, yerine giderken bizim masaya doğru gülümsedi. bana gülümsemediğini biliyorum aniden yan tarafıma döndüm, evet onu görmüştü ,ona gülümsemişti.

o ne yapacağını bilememiş şaşkın şaşkın bakıyordu sonra beni farkedip kafasını çeviriyordu ki . o an kafamı çevirdim hemen, çok utanmıştım. eminim ki yüzüm de kızarmıştır.

ne düşüneceğimi bilemedim, şu karşı masadakinin yaptığına mı kızsam yoksa onu gözetler gibi yakalandığım için kendime mi?

gözetler gibi mi?

tam olarak öyle yapıyordum sanırım. peki ya şu tuzluğa ne demeli?

Hiç yorum yok: