16 Temmuz 2011 Cumartesi

yemek masalı -3

yanıbaşımdaydı yine. kusacakmış gibi oldum, içimdeki hareketli tuz tanelerini hissedebiliyordum. buradan o diğer tuzluğu karşı masada görünce aklım başıma geldi, hala buraya bakıyordu ahlaksız.


yan tarafımı dikenler arasından süzmeye çalıştım, daha kendini toparlayamamıştı, başı önünde, acemice dikiliyordu.ona bakmıyor olması içimi biraz rahatlattı.

hafif bir rüzgar esti, kokusu bana kadar geldi, o kadar güzel kokuyordu ki, aslında içindeki karabiberlerin kokusuydu bu ama bana bambaşka geliyordu o koku. açık olmak gerekirse sanırım sadece karabiber kokusuydu, hapşırmamak için kendimi zor tuttum.


ben de kendimi çok yorgun hissediyordum, ama toparlanmalıydım mesaim başlamak üzereydi, daha da hırpalanacaktım ne de olsa..güneşin son ışıkları gözüme kadar girmeyi başarmıştı.


yan tarafımı yine süzdüm güneş onu da rahatsız ediyor mu acaba diye, zaten yorgun porselen bedeni bir de güneşle rahatsız olsun istemezdim. bizim porselen vücumuza güneş dokunduğunda ne kadar ısındığımızı inanın bilmek istemezsiniz.güneş rahatsız etmeyecek boyutta ona da dokunuyordu ama yine de için rahat etmedi plastik kürdan bardağını, onu rahatsız etmeyecek kadar yavaş bir şekilde öne doğru ittirdim. hah şimdi oldu, tamamen gölgedeydi şimdi.karşıdaki tuzluğa tekrar baktım, başka bir yöne bakıyordu.

artık huzur içinde biraz dinlenebilirdim mesai vaktine kadar.sırtımın bir kısmını kürdan bardağına dayayıp gözlerimi kapadım...

Hiç yorum yok: