26 Nisan 2011 Salı

minik dünya,küçük hesaplar


size küçük şeylerden bahsetmeye geldim,

aslında küçük şeyleri ne kadar büyütüşümüzden

gerçeklere karşı olan gereksiz direncimizden


içimizde minik parçacıkların bizi nerelere götürdüğünden.


söyle oluyor ki bilinen üzere dünyada birçok felaket olup biterken

biz saçımızı ne renge boyatsak diye düşünebiliyoruz tek derdimiz buymuş gibi


aslında bu dünyaya, etrafa karşı da ne kadar duyarsızlaştığımızın bir işareti de değil mi?


hastanede çalışıyorken ruhumun ne kadar kalın bir kabuğun içine girdiğini farketmiştim
etrafımda insanlar fenalaşıyor, ölüyor, acı çekiyor ama ben tepkisizim ya da sürekli üzgünüm

duyarsızlık vücudun savunma mekanizması aslında bir bakıma
olaya karşı duyarsız kalarak yokmuş gibi davranmak yaşama aynen devam etmek yoksa ağla sızla günlerce, survivor mekanizması işliyor ama içten içe de aynayı tırmalıyoruz

küçük şeylerden bahsetmişken minicik umutların da sizi nerelere sürüklediğini bilirsiniz, bir ihtimal uğruna yapılanları.


minik soruları büyütebildiğimiz üzere kücük umutları da pek ala istediğimiz düşünmek istediğimiz kıvama getirebiliyoruz
aslında


işin özü;


etrafınıza bakın, bu büyük dünyanın daha büyük sorunları var küçükleriyle uğraşmayın küçük hesaplar yapmayın, küçüklerinizi sevin