2 Aralık 2010 Perşembe

insanları seviyorum ama güvenmiyorum...


*** geçen belçikadaki bir arkadasımla konustum da kendisi hayat
hakkında çok feci şeyler öğrendi mesela ortadoğu konusunda hiç
bir fikri yok , kendi ülkesinin yaptıklarından bi bilgisi yok..benden
duyunca bunları tabi şok oldu biraz, yazık lan..savunma olarak da
haberlerde sınırlarımız dışındaki seylerden cok bahsedilmiyo dedi,
zaten kaç metrekarelik ülke lan ne konusuyolar haberlerde merak
içindeyim..


***wikileaksi takip ettilerse bi de üstüne travma geçirmişlerdir
artık, insan bi günde ne çok şey öğreniyor değil mi?


***insanlarla iletişim çok zor, harbiden


***iletişmek ve iletişememek işte bütün mesele bu...


***bi kaç insanı yine akşamdan klorağa batırasım var, insanlar
böyle böyle cinnet geçiriyo demek ki, soykırım yapıcam o olcak
sonunda..


***insan tanımadıgı insana karşı nasıl müthiş bi antipati nefret içerebilir?

gayet ve gayet içeririm metroda otobüste bi kaç tip var mesela buyrun analize;


-baştan ayağa süzen insan profili

-yanından geçip giden insanı takip ederek kafasını çevirip bi de arkasından bakan insan profili( insan dedim ama insan değil onlar angus bildigin)

-otobusu satın almış havasında yayılan insan tipi

-hastanede ağrınız var mı diye sordugumda konuyu görümcelerine getirmeyi başaran insan profili

-bi de 400 kiloluk teyzeler... kendilerinden hiç haz etmiyorum..


***insanları seviyorum ama güvenmiyorum (wikileaks rulez no:1)



***hastanede ellerimi yıkamaktan bıktım usandım, suyla temas
konusunda bi norveçli balıkcılar bi ben zaten...


***bi insanı tanımanın en iyi zamanı anestezi aldığı zamandır, sor
istediğini döksün bilinçaltını(:

işte bu sekil tespitlerim var, çok önemliyim çookk(:



20 Kasım 2010 Cumartesi

i thought i could fly


uykulara dalıyorum,

düşlerdeyim..

ay gibiyim, güneş gibiyim

hayat veriyorum donmuş hücrelere, ısıtıyorum.

sonra basit bir yıldız gibi kayıveriyorum..

19 Ekim 2010 Salı

dream on/ ritmi kaçıranlara..


yüzündeki kıvrımlara gizlediğin anıların nelerdi bilmiyorum,

tam olarak neydi saç diplerine asılı düşüncelerin



rüzgara sarıldığında, kalan sadece pastı, ötesi yok...


16 Ekim 2010 Cumartesi

no return


sonu gelmez masallar diyarında bin çırpınış,
sustukça çoğalan sessizlikte kayboluşlar.
neydi aklımın köşesindeki o minik umut?
bu muydu harikalar ülkesi?

hanginiz en gerçek ki?
gerçeklikten yoksun gülüşlerin içinde
kendimi, kendi gölgeme bıraktım.
yine de...

12 Ekim 2010 Salı

later..before later..


*feci kariyer yollarına giren ben caydırılma girişimlerine maruz kalıyorum, aklımı çeliyorlar blog..iş için arıyorlar bu aralar, bu daha mı iyi olurdu diye düşünmeden edemiyor insan ben bi de arayanları 'bizeee geliin nolloooorr biz daha iyi imkannnn sunuyoruzz sizi kaçıramayızzz' şeklinde yalvaran insanlar olduklarını hayal ediyorum(: ama hala tüm çeltirici imkanlara ragmen aynı yerde çalışmaya devam ediyorum ısrarla.( dipnot: benim ukala cv'ler işe yaramış mı ne?)(bknz.ukalalık iyidir.)

*çalışma ortamım şahane, ben gibi abidik gubidik çaylar içen insanlar var abarttım sanırsam bu ara yeşilçay sayesinde şirinlerin mutantı gibi dolaşabilitem mümkündür..

*hastanede çalışmaya başladık iyiki yanii,başlar başlamaz insan acilllik mi olur? illaki çalıştığım yeri önce bi ben test edeyim dürtüsümüdür nedir bilemedim ben.( bknz.ben buna anlam veremedim)

*sonunda yüzölçümü küçük bi yere taşınıp işe yürüyerek gitmek en büyük hayalim.(bknz. evren beni duy) olmadı eve bi yoğun bakım ünitesi açıcaz.

*kış geldi ulen, bu izmirin dengesizliği değil küresel ısınmanın yan etkileridir tarihe böyle geçsin lütfen..

*işimdeki şu süreçte resmen insan analizi yapıyorum,sonuçta insanların en kötü halini görüyorum; hasta hallerini..normal süper şahane insanlar bile olsalar hasta olunca bambaşka bi karaktere dönüşüyorlar aynen bi elyınnsınız yani ben söliim size dayanılmaz da oluyosunuz ayrıca fakat hem hasta olup hem de karakterlerini sürdüren insanlar sizi bolca tebrik ediyorum, dünya kötü değil insanlar hasta..(bknz.hasta olma, insan ol ve ben sana hasta olamazsın demedim insan olamazsın dedim) kızdırmayın beni ulen olay bende bitiyor ona göre(:

* bu arada arkadaşlarla takılmanın bedeli; paha biçilmez..

*benden bu kadar...

1 Ekim 2010 Cuma

woman at work


*çok feci kariyer yollarındayım blog, tamam çok feci olmasa da insanlık için küçük kendim için büyük bi adım attım, çalışmaya başladım, iş dünyasıyla resmen cebelleştim.

*tez bitince çalışiiiciim modunda girdigim iş arama maratonunda (maratona gel şimdi) 2 yerle görüştüm, 1.sine de heee dicektim de saatleri uymadı, 2.sine de çok yoruldum artık heee diyim dedim(:

*hemen ilk çalışma günüme gelmek istiyorum, çok alakasız işlerde çalıştım öğrenciliğim boyunca asıl mesleğim olmadığı için stres yapacak bi durum yoktu ama şimdi konu 4 sene resmen dirsek çürüttüğüm üstüne bir de tüm yaz teziyle uğraştığım mesleğimden para kazanmak olunca orda işler değişiyor tabi.gece uyuyamadım efenim 2 neden var konuyla ilgili buyrun inceleyelim;

1. tatil dönemlerimde gayet abuk subuk saatlerde uyumaya alışkın bünye düzeni kaldıramadı

2.sebep ise gayet bünye heyecan yaptı

bu abukluk bir kenara içimdeki coşkuyla düştüm yollara işime gittim( hemen de bi sahiplenme)

şimdi kendisini teşhir edip rencide etmek istemiyorum bi şahsiyet yönlendirdi beni, bi de anlayabilseydim yönlenecektim ama söylediklerinden hiç bişe anlamadım bir kelime bir hece duyamadım 2 kez tekrarlattım her cümleyi ama anlayana aşk olsun, hadi duyup şekillendiremiyorum bari dudak okuyayım dedim ama ortada dudakların kıpırdamaması gibi bi durum vardı ben de mecburen 'hı hı, doğru, evet, tabiki, haklısınız' gibi her soruya yanıt ve yorum olabilecek şeylerden fazlasını söyleyemedim

eğer size de haklısınız dediysem ortada çok önemli bi sorun vardır çünkü genelde ben haklıyımdır.

servisimi de pek beğendim, bende hastalara bi güleryüz bi ici bicilik...

bir de söyle bi ters orantı kurdum
özel hastanelerde sağlık personeli belli bi miktar paraya insanlara güleryüz gösteriyor devlete geçip de memur olunca o belli bi miktar paranın nerdeyse 2 katına da hastalara eziyet ediyor,para miktarı artınca hizmet kalitesi anında düşüyor, para bizi bozuyo hacı(:

bi de yabancı hastalarım var azcık onlarla gidip ingilizce konuşayım bari kih kih...

*böylece ilk iş günüm ile iş dünyasıyla cebelleştim,artık sağlık sektörü benden sorulur gibi iddialı laflar da ederim kimse tutamaz, hatta dağıtırım burayı,
tmm gittim..

as busy as a bee, bee oldum ben vızz vızzz...cızzzz...


12 Eylül 2010 Pazar

paralelim,paralelsin,paraleller...


*çok paralel bir yaşamım var bu ara,
herşeye paralelim uzak yakın..
bi yerden kestireceğimi umuyorum

*içime popüler kültür kaçmış olabilir, Tarkan dinlemeye başladım

*bazı şeyler zor, bazıları tamamen anlaşılmaz

*okullar açıldı lay lay layyy..

*bananee okullardan canım, ve asıl büyük haber tezim şükür bitti ve artık mezun bu insanım, kutlamasını da yaptık oo yee..

*iş arıyorum, iş arıyorum gelsin ekonomik özgürlük gelsin kariyer!

*cv yazma uzmanı oldum artık ezbere yazıyorum tüm cvmi; ekip içi iletişimi iyi, özenli, yurt dışı deneyimi olan, güzel referansları olan bi insanım alın benii işee nolllurrrr(:

*insan işsiz olunca kendine oyalancak çok şey buluyor da bi yere kadar yanii artık feci çalışasım var, beni motive eden de bu herhalde;hayat çok sıkıcı, hadi çalışalım(:

*kafam çok karışık, ruhen sarhoşum sanırım o ne demekse(:

*yine verdim size melankoliyi,depresifizmi bitti burda işim hadi gidelim,oldu iyi günler(:

8 Ağustos 2010 Pazar

Alternatif Evren


çok gereksiz bir evren burası onun ayırdına vardım

saçma sapan olaylar oluyor hergün

saçmadan kasıt akıl sır erdiremiyoruz

yeterli ilim-bilim var da şu insan beyni biliyorsunuz ki muallak biraz

insanlarım embesilliklerine henüz bilim bi açıklama getiremedi..


hal böyle olunca insanın motivasyonu düşüyor

enerjisi düşüyor

ekmeğine çikolata süremeyecek duruma düşüyor

maydanozları ince ince doğrayamıyor

tuzu karşısındaki insandan isteyemiyor

otobüste hep ön kapıdan inesi geliyor

basamakta durup kapının çarpmasını bekleyesi geliyor

t-shirtlerin üstüne askılı badi giyesi geliyor

yoldaki arabaların aynalarından saçını başını düzeltesi geliyor

oysaki bunlar dünyaya anlam kazandırmıştır(!)

sefil olduk,bi alternatif evren falan yapalım gidelim düzelticem orayı söz, burası iflah olmaz..

24 Temmuz 2010 Cumartesi

just a little bit crazy...


*ukala insanlar ukalalık yapsın lütfen, yoksa kimse haddini bilmiyor ortalıkta saçma sapan insanları görüyoruz sonra...

öncelikle kriter olarak, ukalalık yapabilecek bi altyapısının olması

boş boş ukalalık değil de şahane yaptığın işin üzerine ukalalığı bünyesinde barındırmasını destekliyorum,

yapın efendim işini yapıyorsan sağlamsan yap ukalalığını, alçak gönüllü olmaya ne gerek var hersey ortadayken..

*aptal insanlar aptal olduklarını kabul etsin, etsinler ki bizi de onları aptal diye yaftalamakla uğraştırmasınlar..

*bugün annemin sandığını-evet kendisi cidden bir sandık- açtık

içinde annemin çeyizlikleri falan vardı içinde yarım bir örgü parçası vardı

ben de 'Anne çeyizine yarım örgü koymuşlar eheheh' diye dalga geçiyordum ki

annem onu eskiden mini etek giydiğinde oturunca bacaklara örtülme amaçla dikilen birşey olduğunu söyledi,

'birşey' diyorum bunun bi ismi falan yok herhalde.

cevapla baya bir şok oldum neye şok olacağıma şaşırdım hatta bi süre amaçsız şaşırdım

şimdi şu konuyu biraz irdelemek istiyorum;

-öncelikle mini eteğin eskiden yaygın bir şekilde giyilmesi bilgisi biraz şaşırtıcı,

milenyumdayız oo yee diye gezerken mini etek bile giymeye çekin(dirilen)en bi kuşak var

(hatta eteği geçtim askılı badilerin altına uzul kollu t-shirt giyen bi nesil var) , sebebi malum

öküzlerimiz ve gittikçe muhafazarlaşan ülke insancıkları..

'eskiden daha mı rahat bir ortam varmış?' sorusunu akla getirmiyor değil bu durum.

-o şeyin amacı da ilginç değil mi?

amacı: oturunca bacakları kapatmak ehehehe

işsiz güçsüz işi gibi birşey olmuş aslında.

benim aklıma söyle bi manzara geliyor mini etek giymiş hanım kızımız misafirliğe gider sonra

çantasından bu 'şey' i çıkarır bacaklarına örter(:

bana dikkat daha çok bacaklara çekilir gibi geldi..

yurdum insanının yaratıcılığı diyorum daha da yorum yapmıyorum..

*şu vize sorunu acilen, en acil yerinden çözülmeli diyorum, hala aklım fikrim ermiyor

bütün ülkeler sınırları olmadan dolaşabiliyorken nasıl oluyor da biz sadece olduğumuz yerde durabiliyoruz?

evet vizesiz geçişle gidebileceğimiz ülkeler var, adını duymadım çoğunun..

çoğu avrupa birliğidir ülke politikalarıyla imzalanan antlaşmalarının avantajını kullanıyor

ama hangi mantık, 'senin vatandaşına kucağım açıktır' mantığıyla herkesi ülkeye toplar da

'benimkiler bi yere gitmese de olur ' u açıklar?

yani bi Amerikalı, Avrupalı elini kolunu sallayarak benim ülkeme girip çıkarken ben neden

aylarca süren evrak prosedürüne maruz bırakılıyorum?

hatta Avrupa vatandaşıysanız sadece nüfus cüzdanınızla geziyorsunuz Avrupayı , aşağı

mahalleye inmek kadar kolay oluyor yani..bacak kadar veletler dünyayı dolaşırken eğer siz bi

memursanız 15 yıl devlete hizmet ederseniz iyi bir kıdemde o zaman yeşil pasaport(yani bazı

ülkelere 3 aylık vizesiz giriş) hakkını(?) elde edebiliyorsunuz

bir Türk vatandaşı için yurt dışına çıkmak başarılı olduysa çok acayip bir tecrübedir oysaki..yazık...

bu sebeple dışarıya o kadar kapalı bir toplum olduk çıktık,

bu yüzden sadece televizyonda gördüğümüze özentilikten ileri gidemiyor durum ne yazık ki...

*bittim..







15 Temmuz 2010 Perşembe

enerjiyle dolmaya hazır olun!



bir önceki yazımda bahsetmiş olduğum organizasyonun videosuna şuradan ulaşabilirsiniz izleyin aynen enerji dolun diyorum, iyi bi çocuk olursanız belki beni de görebilirsiniz(:

2 Temmuz 2010 Cuma

delidir deli ?!


Efenim vakti zamanında bir post girmiştim kendisi

şurda;

burda baya bişiyler yazmıştım dikkatinizi hemen

92. maddeye çekiyorum

ki kendisi söyle;


92.cok sessiz ortamlarda metro kutuphane fln gibi insanlarin sessizlige konsatre oldugu anlarda birden kalkip bagira bagira sarki soyleyesim,dans edesim geliyo,yapicam bi gun bunu o olcak..

evet bunu yaptım ben ama bağıra çağıra değil, tek

başıma da yapmadım

tabiki ben gibi deli bi 80 kişi vardı(:

nasıl yaptık?


biz 80 deli toplandık metroda kulağımıza

mp3lerimizi takıp(takmayanlar

da vardı ki onları bu içten gelen delilikleri için

ayrıca tebrik ediyorum)

sessiz sessiz dans etmeye başladık tabi herkeste

farklı parçalar olduğu

için figürler de değişik oldu baya bi,ben gerdan

kıvırmalar falan bile gördüm yani(:

hayal edin bi vagon dolusu insanın içinde dans

eden bi grup ve bu grup

duraklarda hiçbirşey olmamışcasına bi anda

normale dönüyor(:

durumu idrak edemeyen insanlar kendilerinden süphe ederek; bi yerden

müzik mi geliyor da biz duymuyoruz şeklinde

kendilerini sorguladılar.

ve grup dans ederek metrodan çıktı,ne kimse

rahatsız oldu çünkü olay

gayet sessizdi hem de herkes eğlendi..

aynı durum vapurda da gerçekleşti alanı

genişleyen deliler için olay daha

da renklendi(:

çok güzeldi,çok güzel eğlendik,eğlendirdik,


Deli dolu İzmir!



foto

28 Haziran 2010 Pazartesi

günün anlam ve önemi


*hunharca tezi bitirme çabaları içindeyim,bitircem hı hı evet bitmeli artık..tez,ales,üds enerjimi düşürdü resmen, yok çalışmaktan değil aklımda hep kendileri ama ilerleme kaydedemiyoruz,aklımda olunca hep, yorgun düşüyorum,sadece düşünüyorum öyleyse varım(:

*uyku problemi yaşıyorum,yok uyuyamamaktan değil,bildiğin kış uykusundayım yanlış mevsimde(:yukardaki durumlara rağmen bu kadar rahat bi şekilde uyumam da şaşırtıcı tabi,bi de o kadar uykudan sonra bütün gün pelte kıvamında geziyorum

*geçen hafta bi ask-ı memnu furyası aldı başını gitti yok bihter ölmüş,behlül berduş olmuş,resmen ülkeye mal oldu lan dizi(mal derken?),bana dizide pek bişe olmamış gibi geliyor sanki ,2 sene oynamış ama behlül-bihter fingirdeşmesinden başka bişi varmıydı dizide?(diziyi izlemedim bilen varsa bi el atsın:)


*bu aralar favorim Train'in-Hey Soul Sister şarkısıdır,tüm kulaklara zerk edilsin(:


*geçen aklıma geldi,bunu anlatmalıyım,Belçikadayken kaldığımız binada bi de Slovakyalı bi arkadaşımız kalıyordu,bu kız bi Türk arkadaşımızla beraber aynı bölümde, ödevler hakkında konuşurken kızımız ödeve ne zaman başlayacağını soruyor ve Türk arkadaş da 'Yumurta kapıya dayanınca' diyor, ertesi gün kapıda 2 yumurta ve bir not ; 'Yumurtalar kapına geldi, ödevine başla' (:ehehe çok hoş.. deyimlerimizin idrak edilememesine baya gülmüştüm,ne dil şu Türkçe(:


*yumurta demişken yumurtanın tavuktan sezeryanla falan alınma durumu yok mu yahu?
tavuğun yumurtayı çıkartma biçimi çok yanlış bence(:


*evet,bitti(:

23 Haziran 2010 Çarşamba

ben bunları bilemedim..


ben bunları bilemedim;

*kuaförlerin bazı bazı acıma duygularının olmadığını keşfettim fön cekerken nasıl da çekerler saçınızı oraya buraya, hele o saç kurutma makinesinin ayarı yoktur derinizi yakma derecesine ayarlıdır.işin ilginç tarafı bu kadar işkenceden sonra güzel olarak kuaförden çıkıyor olabilmemiz(:

*çinlilerin fake bir toplum olduğunu düşünmekteyim,japon çakması felan gibi

*bazen paranoyaklığın dibine vurabiliyorum gece korku filmi izlememem lazım hayalgücüm feci yaratıcı oluyor böyle zamanlarda.

*ne kadar kasıntıyız onu farkettim aman şu söyle olsun bu böyle olsun dediğimiz ne kadar şey var neden hayatı kendimize bu kadar zorlaştırıyoruz anlamıyorum biraz gevşesek fena olmazmıydı?

*son yazdığım maddeden yola çıkarak şu dantel olayını ayrıca sorgulamak istedim nedir yani o dantel olayı??
annemi her bahar stres basar,aman bahar temizliği geldi o danteller kalkacak,yıkanacak ,ütülenecek diye..
amaç ne yani o dantelleri oraya yerleştirmedeki?bi de dantellerin oraya seriliş aşamasına kadar geçen süre var onu hiç almadım bile..uğraş terapisi desek onları bitircem bitirmem lazım diye dantelin içine düştüğünü biliyorum,terapinin ötesine geçmiş bi durum bu tabi.
neden işkence edersiniz kendinize a dostlar anlamış değilim?

*limonata oysa ne güzel bi içecekmiş, sıcaklarda ne güzel gidermiş,limonatanın milli içeceğimiz olmasını talep ediyorum.

*rakıyı sevmesem de muhabbetini seviyorum bi de mezelerini tabi.rakı muhabbetinde ülkeyi kurtarmasak olmazdı.teorik olarak kurtardık bilgi elimizde ama hatırlayan yok(:

*maddeleme olayını sevdim sanırsam odaklanma sorunum var diğer türlü bi konuda yazı yazıp çıkaramıyorum böyle iyi oldu ,güzel oldu aklıma ne geldiyse yazdım.





foto

şıpır şıpır yağmur..


bir bulut alsın götürsün beni yağmurda
süzüleyim gökyüzünde
yağmur olup düşeyim arsız sıcaklara..


foto

11 Haziran 2010 Cuma

ben geldim aa dostlar!


dönmüş bulunmaktayım 4 ayı resmen erittim

dönüşüm de gidişim kadar

rezildi diğer insanları eğlendirdim
hatırlarsanız giderken bavul

hazırlamada baya bi zorlanmıstım

gelirken de
bavulumun kilo sınırında

oldugunu düşünerek ve bir çok şey de aldığım için


ekstra olanları elimde tasımak zorundaydım

bu sebeple giderken giydigim mont,ceket
hırka ne

varsa elimdeydi ayrıca kutu kutu çikolatalar oo yee,

tüm eller yine dolu
döndüm ulusal sınırlara

hee bi de bu sıcakta bot giydigimi de hatırlatayım


gerçi ben Belçikayı terkederken yağmur yağıyordu ordan

yırttım ama buraya geldim
millet tiril tiril giymiş ben elimde mont hırka

ve botlarla...


o el bavullarıyla koşa koşa uçağıma yetişmeceler falan baya

komikti ben eğlenmedim tabi o sırada(:


bavul da yine kilo limitinde geldi..

bi de havalanında su bavulları nasıl uçağa yerleştiriyorlar

anlamadım
nasıl bi zevkle atıyorlarsa artık yeni aldığım bavulun ilk

seferde kumaşı yırtıldı ikinci
de de çekme yeri kırılmış

millet bavulunu streçlemekte haklı yani bunlardan sonra(:


o bavulları hırsla atan insanları esefle kınıyorum bu arada,kınadım gitti..

bi de ara ara evden uzaklaşmak gerekiyormuş, gelmeden evde pişecek

yemekler
konusunda sipariş verme yetkiniz oluyor(:

22 sene beraber yaşadık kimse sormadı 4

ay uzaklaştık mahallede bayram havası
esiyor resmen=)

o kadar rezilliğini çektim ,şimdi vakit o güç bela getirdiğim çikola
taları yeme vakti(:




foto:

11 Nisan 2010 Pazar

so take my strong advice, just remember to always think twice!


ruhlar çalıyorum kendime
yıpranıyorum,yıpratıyorum..

küf kokuyor kelimelerim
çürüyorum,umrumda degil..

elimdeki bilyeleri kasıtlı etrafa saçıyorum.
herşey siyah,herşey karanlık artık
.

karanlık asıl şimdi siyah,
gerçeğin anlamı asıl şimdi gerçek..


foto

27 Mart 2010 Cumartesi

vitaminsizlikten oluyor bunlar...


bu ara travmacıklar yasıyorum beynimi kloraga batırıp cıkarmıssın gibi tertemiz, ilk gunku gibi hiçbirsey hatırlamıyorum..

Türkiye ile tek baglantım olan banka kartı sifremi de hatırlamayarak kendisini bloke ettim. hayırlı olsun diyorum,

bunun akabinde müşteri temsilcilerine de vitamin takviyesi yapılmasını öneriyorum..


hadi ben burda patates yemekten embesile baglamıs olabilir aynı zamanda bu genç yaşımda 'alzaymırı yasıyorum, gözlerim kapalı' durumunda olabilirim de sana noldu kuzum?

ezberletip koymuslar onları da oraya hiç sıradısı olaylar için bilgileri yok.
nasıl temin edicem sifremi diyorum

- subeye gidin diyo

-yurt dısındayım diyorum, sube acsaydınız da gitseydik.
ee nabıcam simdi?

- Türkiye'den almanız lazım

-vekalet bıraktım baskası alabilir mi?

-yok alamaz

-ee vekalet niye var o zaman?


bi de bu banka da oo yeee superiz, dünya bankasıyız diye gecinir..



****




bir diğeri kendisi operator olur,benim yurt dısına cıkmamı kollayıp eve fatura yollamıs ben evdeyken yollasaydın sıkıyosa..

hemen cemkirik bi mail;


... hesap dokumunu istiyorum sözde yurt dısına acık dediğiniz hattan musteri hizmetlerinize bile ulaşamıyorum,musteri hizmetlerini buradan arayamadıgım için mail atıyorum lutfen maille yanıtlayınız...


gelen yanıt ise su;

-lutfen konu ile ilgili olarak musteri hizmetlerini arayınız

ölürmüsün öldürürmüsün yaa...yakıcam buraları kıvamına getirdiler..

su kıytırık sirketler yüzünden acı cekiyorum,musteri temsilcileriyle gereksiz muhabbete girmekten ve bi sonuca ulasamamaktan sıkıldım... anlamsızlıga anlamsızlık katmaktan baska bi halta yaramıyorlar...


dondugum gun sizin için azap olacak..

***




bildiginiz kötü sans pesimde bu aralar
kacıs yok maalesef..


sunlardan kurtulup biraz hafiflemek istiyorum...




foto
:mind eraser

13 Mart 2010 Cumartesi

drink me..

azalmışlıktan geliyorum kendimi çoğaltmaya

ruhumdan damlayan kelimeleri takip et.

kelimeler derine işlemeye

başladıgında,zehirleyecek seni..





foto

3 Mart 2010 Çarşamba

yepisyeni..


yeni yaşamlar,yeni hayatlar,yeni diller,yeni
kişilikler,yeni yalanlar,yeni yenilikler,yeni olan
herseye!

21 Şubat 2010 Pazar

külçe külçe çikolata..


çikolata ülkesindeyim,hansel ve greter gibi çikolatadan bir ev bulmayı umut ediyordum cok daha fazlasını buldum; tum sehir çikolata(:
çikolatalar her yerdeee...
hepsi de pek bi leziz,buyrun fotograflara...









13 Şubat 2010 Cumartesi

Belçika-Leuven


blog sana farklı bi ulkeden sesleniyorum bu postumda

hatırlarsan 'time travel' demistik,birkac gun oldu buraya varalı

bavul hazırlarken ve bavulu buraya getirirken baya bi zorlandım

normal insan boyutunun üstündeki bavulumun ağırlığı ayrı bir yandan,

diğer parça eşyalarıma sahip olmak bi yandan,

insanların bana gülüp geçmesi eşliğinde,bir rezillikle girdim ülkeye

daha önceden giden arkadaşların 'orda yiyecek birsey yok,aç kalacaksınız,nerde meyve

sebze,ölüceksiniiiiizz' nidalarıyla bizi korkutması sebebiyle kalacağımız süre boyunca yiyeceğimiz

şeyleri doldurmamız sebebiyle bavulun ağırlığı tavan yaptı tabi

ufak tefek seyleri cıkarttıktan sonra biraz daha normal seviyeye dondu ama

gelirken bıraktığım paket paket makarnalara çok üzülmüştüm ta kii burda da makarna fiyatının

gayet normal seviyede olduğunu görene kadar..

gelmeden önce tüm şanssızlıklarımı ulusal sınırlarımda bıraktım sanıyorum ki

cunku cıkana kadar bi ton aksilik yaşadım

-gitmeden bavulumun patlaması
-uçak biletimi,gerekli evraklarımı evde unutmam
- havaalanından babamın 3 kez eve donmesi ucak vaktine son dakikada yetişmesi,
-yaşadığım adrenalin,ucagın arıza yapması,
-bu sebeple diğer aktarmalı ucaga gec kalmak,
-kalkış için son anonsların yapılması,
-havaalanındaki güvenlik kontrolunde habire ötüp durmam ,
-elimde bi ton çantayla ayakabımı cıkarıp durmam
gibi aksilikleri ulusal sınırlarda bıraktım sanıyorum ki..

cunku geldiğimden beri cok guzel tesadufler,işlerimi kolayca halletmem,herkes haldır huldur ev

ararken 1. gunumde cok uygun fiyata,merkeze yakın bir yerde kalacak yerimi bulmam..

yasadıklarımı bir tarafa bırakayım da biraz burayı anlatayım,

burası ogrenciler için yaşaması çok kolay bir yer

burada çok sağlıklı olabilirsiniz

otobusler ogrencilere bedava

kucuk bir yer oldugu için herkes bisiklet kullanıyor ki ben de okulun imkanlarıyla sadece

depozito vererek bisikletimi kiraladım hem sağlıklı hem de otobuse binince kayboluyorum zaten:)

okulun bize sağladığı diğer bir imkan spor salonuna bedava giriş..

yalnız spor salonunu görünce tüm 'spor salonu' kavramınız değişiyor

bizim okulun dandik spor salonuyla karşılaştırmıyorum bile

bizim için spor bölümündeki 3 öğrenci bir program hazırlamış

sehrin bazı noktalarına sorular yerleştirmişler,soruların cevaplarına göre haritada

numaralandırılmıs sokaklara gidip diğer ipuçlarını bulup ilerliyorsun,

en son zarfta bir otobus durağındaydı ve 'otobuse binip spor salonuna gelin' yazıyordu

spor salonuna gittigimizde bütün sehiri koşmuş olmamız yetmiyormuş gibi

5 seviye zumba yaptık

(zumba ne olaki dediysen burda ben de yapınca gordum,latin hiphop ritimleri içeren dansla karışık hareketlerden olusuyor,hem eglenceli hem de baya kalori yakıyorsun..)

ardından indoor cycling denilen bisiklet sürmece yaptık ama öyle boyle değil öldük bitiyoruz ama hala ceviriyoruz pedalları(:

bir kaç kez seviyeyi arttırmamız gereken yerlerde yapmamış olabilirim(:ve bunu yaparken de bir kac kez hocaya yakalanmıs olabilirim(:

ardından ip üstünde yürümece,mantık soruları gibi seyleri içeren takım oyunlarını oynadık

ve bu geceyi düzenleyen sadece 3 öğrenci..

süper ötesi eğlendim diyebilirim,haftada en az 3 gün gitmeyi planlıyorum zumba ve indoor cycling için.

bu sehirde cok sağlıklı olacagım sanırım(:

buranın ünlü yemeklerini daha yemeye fırsatımız olmadı,para verdik diye hostele gidiyoruz çunku yemek için(:

sehir zaten olağanüstü,küçük,heryer yakın,modern,düzenli,binalar super,tarihi yerler çok fazla.

sehirin fotoğrafını çekmeye başlasam önce evlerin fotoğrafını çekerim,minik ama çok kullanışlı ve süper görüntülü..

geçen bir arkadaşım beni sehrin hoş bir yerine götürdü,ortasından nehir geçiyor,binalar şato misali,burası ne müze mi diye sorduğumda bana burda öğrenciler yaşıyor dedi varın siz düşünün(:

gelmeden pek çok insan ırkcı muameleye maruz kalacağımızı söylemişti,belçikalı kimseden hiç öyle bir yaklaşımla karşılaşmadık hatta çok sıcakkanlılar,kimse kasıntı değil.

yeni odama taşındığımda kapıya ismimi yazdığım anda bir sürü kişi gelip tanıştı,ismimin nasıl okunduğunu sordular gayet içten.

çoğunlukla kaybolduğumuzda ya da bir yere gitmek istediğimizde hatta bisikletin ışığının nasıl açıldığını sorduğumuzda bile gayet yardımcı oluyorlar,sokakta bağıra bağıra Türkçe konusurken konuşmamızı farklı bulup sevimli sevimli soranlar oluyor ne ilginç bir dil nece bu diye.

pozitif olun kesinlikle o enerji size geri dönecektir.

bi de bizi ispanyollara benzetiyorlar coğunlukla,sanıyorum ki bunun nedeni burda koyu renk saçlı olan insanların ispanyol olması.burda birçok Türk var diye biliyoruz ama kendilerini daha göremedik,Türkçe konuşmamızı duyup gelenler dışında.

ayrıca burdaki insanlar doğuştan 3-4 dil bilerek doğuyor,her dili gayet rahat konuşuyorlar

ve çikolatalarııı...

burada çikolata delisi olabilirsiniz,çeşit çeşit,lezzeti tartışılmaz çikolataları var...

burayı gerçekten çok sevdim...





4 Şubat 2010 Perşembe


yolculuk vakti yaklaştı..
sardı korkular durumu var bavula hicbirsey sıgmamakta cunku,
'' oo ben sunu gotururum bunu gotururum '' ayakları bitmis durumda suan koca 30 kiloluk bavula 2 kazak koyunca doldu daha da birsey koymamıstım yanii.bu durumda 3 bavul isimi gorur ama bagaj sorunsalı mevcut tabi..
iclerinden oturdum ayıkladım kıyafetlerin su olmasın bu olmasın diye bi daha denedim ama gram bosluk olusmadı..
isin bu daha kıyafet kısmı,yiyecektir,hediyedir,kişisel malzemelerdir onlara da yer acilması lazım,bi yardım edin bi fikir verin yoksa yanıma 2 kazak alcam artık bi tersini bi duzunu giyer dururum oralarda..

dipnot:su bagajlarda kilo sorunsalı olmayacaktı ben neler alcaktim yanıma yahuu paşa gibi yaşardım orada(:simdi ise en ilkel sartlarda nasıl yasayabilirimden hareketle herseyi ayıklıyorum yapılcak sey mi bu fılaypegese?!

dipnot:yazıyla fotosu ne alaka diyorsanız,hani acıkmıstırsın da dolaptaki receli dusunerek eve kosa kosa gelirsin de, kavanozu senden once birisi boşaltmış olur ya, ben de suan aynen o kadar üzgünüm diye konuyu baglamak istiyorum.

17 Ocak 2010 Pazar

gel pisi pisi psikiyatri..



bir nobet daha.....
nerede?
gel pisi pisi psikiyatri'de...

oyle rahat bir nobetti ki anlatamam korku filmi gibiydi..
hastane tadilatta ortalık bombos,karanlık, gece çıglık atan atana...

freud ve eriksona burdan selam ederim..







9 Ocak 2010 Cumartesi

düşlerimin peşinde..


ben düşlerimin peşine yeni düştüm sanıyordum
meğer pek küçükken başlamısım
..


foto